Çözüm de umut da DEVRİMDE!

Coğrafyamız yine bir seçim süreciyle karşı karşıyadır. Halkların politize olduğu, büyük bir ciddiyet ve odakla takip ettiği bu süreçte 21 yıllık AKP iktidarı halklara yoksulluk, savaş, katliam dışında hiçbir şey vaat edememektedir. Yaşadıkları derin çözülmeyi Kürt, Alevi, kadın, LGBTİ+ düşmanı MHP, BBP, Yeniden Refah Partisi ve kontrgerilla gücü HÜDAPAR ile aşmaya çalışmakta ancak gün geçtikçe erimeye devam etmekteler. 21 yıllık iktidarlarında apaçık ve bilinen deprem gerçeğine rağmen ranta dayalı siyasetleriyle on binlerce insanı katleden iktidar, halka yalnızca yeni ölüm biçimleri vaat edebilir. 

AKP iktidarının potansiyel sonu ufukta gözüküyor. Halkın seçime dair umudu, faşist rejimin sonu olacağına dair heyecanı belli yanlışlıklar barındırsa da olumludur. Olumludur, çünkü faşizmin en berrak biçimi artık kitlelerde karşılık bulamamaktadır. Olumludur, çünkü en yüksek sesle haykırılan savaş propagandaları artık aynı karşılığı bulamamaktadır. Olumludur çünkü faşizmin kitlelere yaşattığı bu sıkışıklık ve ekonomik kriz, toplumsal muhalefete görece güç kazandırmıştır. Ancak tüm bu olumlulukların devrimci bir mücadeleye akması ne yazık ki sağlanamamış, tüm bu umut ve heyecan başka bir faşist bloka yedeklenmeyi beraberinde getirmiştir. 

Başka bir faşist blok diyoruz, çünkü Kılıçdaroğlu’nun adaylığında uzlaşan Millet İttifakı en basit hâliyle, faşist devletin kurucu ideolojisi ve bugün AKP’yle özdeşleşen tüm tekçi siyasetin mimarı CHP’nin başını çektiği; neoliberal politikaların medarı iftiharı Ali Babacan’ın; Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren neo-Osmanlıcı politikaların yılmaz savunucusu, Kürt ulusuna yönelik yürütülen soykırım sürecinin, savaş kabinesinin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun; coğrafyamızın yakın tarihinin en karanlık figürlerinden olan Mehmet Ağar’ın en çalışkan öğrencisi, ırkçı-faşist Meral Akşener’in; Sivas Katliamı şakşakçısı, kadın düşmanı politikaların borazanı Karamollaoğlu ve mili görüşün kirli ittifakıdır. 

Bir yanıyla halklara karşı olan her durumda rejimin parçası hâline gelen, AKP’yle uzlaşan, örneğin işgal politikalarını, teskerelerini büyük bir coşkuyla onaylayan ittifak, diğer yandan göçmenlere öfke kusmaktadır. Hem bu işgalin ve dolayısıyla göçlerin sebebi olup hem de göçmenlere kin kusarak ekonomik, siyasi ve güvenlik krizinde mevcut iktidarı dolaylı bir biçimde aklıyorlar. Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Mansur Yavaş aracılığıyla Kürt ulusuna daha çok bomba, daha çok ölüm vaatlerini coşkuyla açıklıyorlar.

Halkların umudunun böyle bir ittifaka akıtılmasının en büyük sebebi devrimcilerin başarısızlığıdır. Bu sebeple tüm halklara samimi bir özeleştiri borcumuz olduğunu görüyor, biliyoruz. Böylesi bir ikilikte, halkın gerçek taleplerini haykıracak devrimci siyaseti örgütlemek, halkın sessiz kalmayacağı seçim sürecinde de ezilenlerin ittifakını büyütmek gerekirdi. Bu noktada şartları en elverişli olan Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan dostlarımızın faşist bloka yedeklenmeyi barındıran tavırlarını hatalı buluyor, eleştiriyoruz. Aynı şekilde dostlarımızın seçim sonuçlarını ölüm-kalım meselesi şeklinde tartışan, Emek ve Özgürlük İttifakı’nda umut bulan kamuoyunu seçim senaryoları ve matematiksel hesaplarla boğan, dört işlemden hareketlenen atışmalarla halk kitlelerini seçmene indirgeyen anlayışı eleştiriyoruz. Eleştiriyoruz, çünkü bunun sonucu ezilenler için ağır olur. Çünkü biliyoruz, bu anlayışın süreklileşmesi ve esas hâle gelmesi toplumsal mücadeleye çok büyük darbe vurur. 

Anti-kapitalizmden bağımsız bir siyaset halklara umut olamaz. Henüz geçtiğimiz aylarda deprem gerçeğiyle on binlerce insan ve insan dışı canlının katledildi. Bu katliamlara yol açan rant ve talan siyaseti kapitalizmden bağımsız değildir. Ormanları, doğayı talan eden, ovaları, tarım arazilerini betona boğan, bizleri yoksullaştıran, barınamaz hâle getiren, yaşam hakkımızı gasp eden kapitalizm ve temsilcileridir. Dolayısıyla kapitalizmle uzlaşan hiçbir siyaset bizlere nefes, yaşam, özgürlük vaat etmemektedir.

Faşist rejimin mevcut aktörlerinin bir biçimiyle siyasal iktidarın dışına itilmesi ihtimalinin yarattığı umut ve heyecanını görüyor, duyuyor, anlıyoruz. Şimdi bu umudu devrimci siyasete akıtmanın vaktidir. Şimdi sandık hülyalarının yerine devrim ve sosyalizm mücadelesini yerleştirmenin vaktidir. Çünkü çözüm ne sandık rüyalarında ne de meclis kürsülerinde. Çünkü umut ne reformlarda ne de restorasyon süreçlerinde.

Çözüm de umut da devrimde!

Bu pisliği DEVRİM TEMİZLER!

Devrimci Sosyalist Federasyon

Devrimci Sosyalist Federasyon’a katılmak için tıklayınız.

Devrimci Sosyalist Federasyon | Federasyona Şoreşger a Sosyalîst | [email protected]

© Tüm hakları saklıdır.