Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı anıyoruz. Unutmak İhanettir!

Önder yoldaşın aramızdan ayrılışının 51. yılında Türk oligarşik faşizmi oligarkları değişse de niteliğinde bir değişme yaşanmadı. Anayasa referandumu ile hükümette bulunan AKP ve Ergenekoncu Kemalist klik ittifakı tüm devlet erkini oligarşik çıkarlarına seferber etti. Öncesinde AKP-Fetullahçı çete ittifakı dağıldı ve ittifak üyeleri karşıt kamplardan yeni müttefikler bularak yeniden saflaştı. İbrahim yoldaşın işaret ettiği gibi mesele bu kliklerin değişimi ile çözülemeyecek kadar sistemsel ve yapısal bir nitelik taşımaktadır. Resmi ideoloji ve paradigmanın temsil ettiği şey, sosyal ilişkilerimiz üzerinden yükselen tahakküm toplumudur. Bu toplumun mülkiyetçi, eril, şoven, mezhepçi kodları alt yapıdan üst yapıya dönüşmektedir. Bu yapı dağıtılmadan özgürleşmek mümkün değildir. Ne AKP ne CHP bu sorunları çözemez.

Biz komünistler olarak dostlarımızı ve ittifaklarımızı bu ezilen toplumsal kesimlerden seçeriz. AKP karşısında Kemalist CHP’ye umudu yükleyen anlayış kapımızdan içeri girmedi ve giremeyecektir. Tarihsel miras olarak ne Jön Türk devrimini ne de burjuva gelişimini sahiplenmemiz mümkün değildir. Bizler İbrahim yoldaş gibi ezilenlerin bağrından gelen mücadelelerin mirasçısıyız. Temel mesele kullanılan araçlarda değil kurulan ilişkilerde gizlidir. İbrahim yoldaşın isyan ruhu, tahakkümcüye hesap vermeyi reddedişi, asi bir mücadelenin temelidir. Bu reddediş işkencede değil, DABK Şubat kararlarında kendini ilan etmiştir. Resmi ideolojinin, şovenizmin ve biatın reddi, İbrahim yoldaşın tüm mücadelesinde berrak şekilde ortadadır. Önder yoldaş Türk devrimcilerinin zihnindeki Kürt sorununu çözmüş ve Türk komünistlerinin faşizm kavrayışını belirlemiştir. Bu sayede Türk komünistlerinin cephesinde, Kürdistan’daki özgürlük hareketleri ile ilk defa gerçek bir enternasyonal ilişkinin temelini sağlamıştır.

Özgür bir Kürdistan’ı savunamayan asla komünist olamaz. Egemen ideolojiyi savunan bir yaklaşım asla sistem dışına çıkamaz. İbrahim yoldaşla beraber Türk komünistleri ilk defa kendi egemenleri ile mücadeleyi esas görev olarak belirlemiştir. Dış güçler ve emperyalistler odaklı mücadelenin yerini, Türk hakim sınıfları ile mücadele ödevi almıştır. İbrahim yoldaş Dersim, Piran, Ağrı ve diğer direnişlerin devrimci temelde savunusunu net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu nedenle önder yoldaşın sistemle kurduğu mücadele mesafesini kılavuz kabul etmek gerekir. İstanbul seçimlerinde CHP’ye oy isteyip, Kürdistan’da HDP ile ittifak yapan liberal solun gerçekliğinde İbrahim yoldaştan öğrenmek ödevimizdir.

Ne İbrahim yoldaş gibi önderler ne de ardılı siyasi hareketlerin önder kuşağının emaresi yeni jenerasyonda kendini göstermemektedir. Yaşamın gerçekliğine uygun yetişen, zorlukları ve zorunlulukları yaşamın doğasından kavrayan, karşısında çıkan problemi sahiplenip çözüm kaygısıyla hareket eden bu önderler bir tarihsel dönemin ürünü olarak şekillendiler. Devrimci irade devrimci özne olma gereği bir şekillenişi zorunlu kılar. Geçen zamanda yaşamındaki sorunların öznesi olma ve çözüm iradesi ortaya koyma, meselelere kafa yorma ve değiştirme iradesi koyma özelliği olan kadro sayısında gerilemeler yaşandı. Liberalizmin ve teknolojinin getirdiği nispi refahın kitlelerin yaşamında yarattığı rehavet, gelecek nesillerin yetiştirilmesi sürecinde izlenen sistemsel politikalar bu yeterliliklerin gelişimine ket vurmaktadır. Olanaksızlıklar içinde olanak üreten, patatesten baskı aleti üreten ihtilalci iradenin yerini, yakınmacı ve yaratıcı yanı zayıflamış bir ardıllar silsilesi almaya başlamaktadır. Faaliyet alanına politika üretme yeteneği yerini, merkezden politika almaya muhtaç bir bir tutum almaktadır. Kolektif iradenin kitle önüne çıkarılan temsilcilerinden birinin CHP’ye açıkça oy istediğini görecek noktaya geldik.

İbrahim yoldaşın proletaryanin bayrağını her türden lekeden titizlikle arındırmak gerektiği referansı ile ortaya koyduğu teorik tutumu hatırlayın. Bugün İslam’daki Kulleteyn hadisine dayanan, “2 kulle sudan fazlası asla kirli olamaz” yaklaşımına sahip bir kuruma bile şahitlik ettik. Onların komünistlikleri ortaya koydukları türlü oportünistliklerden, reformistliklerden etkilenmediğini ilan ettiler. Çünkü komünist karekterleri bu yaklaşımlarına rağmen büyük bir leke koruyucu işlev taşımaktaymış. Bizler İbrahim yoldaştan öğrenmeyi onlara tavsiye ediyoruz.

İbrahim yoldaş stratejik ve taktiksel iddialarına uygun eylem hattını referans kabul edip TİİKP’e tavır geliştirmişti. Bazı arkadaşlarda kendi stratejik ve taktik görevlerini başka güçlere ihale etme yeteneğinde mahir oldular. Kendi stratejilerini uygulamak için dışlarındaki güçlerden etkinlik beklemektedirler. Halbuki İbrahim yoldaş bu konuda da iddiası ile tutarlı bir yönelim içerisindeydi. Her kolektif savunduğu rotaya göre şekillenmek zorundadır. Ama ne yazık ki yakın tarihte bu uyumlu tarzı göstereceğimiz pek bir örnek kalmamıştır.

Bir şeyin çözümü verili koşulların sunduğu çerçevenin dışında olamaz. Arzumuza göre değil, nesnelliğe göre şekillenir ve görevlerimizi belirleyebiliriz. Kişiye göre değil, kolektif ihtiyaca göre inşaa rotası belirleyebiliriz. Hâlâ önder yoldaştan öğreneceğimiz devrimci öz, ruh, şekilleniş, kavrayış önümüzde durmaktadır. Unutmak ihanettir.

Devrimci Sosyalist Federasyon

Devrimci Sosyalist Federasyon | Federasyona Şoreşger a Sosyalîst | [email protected]

© Tüm hakları saklıdır.